Payload Logo
26 Şubat 2025, 01:24
3

Kulak Tüpü Uygulaması: Çocuklarda İşitme Problemlerinin Erken Çözümü

Çocukluk çağı işitme problemlerinin en sık nedenlerinden biri olan kulakta sıvı birikmesi, erken teşhis ve tedavi ile kolaylıkla çözülebilen bir durumdur. Bu sorunun çözümünde yaygın olarak kullanılan yöntem, kulak zarına tüp takılmasıdır. Memorial Antalya Hastanesi Kulak Burun Boğaz (KBB) Bölümü’nden Prof. Dr. Mustafa Asım Şafak, kulak tüpü uygulamasının nasıl yapıldığını, avantajlarını ve sık sorulan soruları yanıtladı.
Kulak Tüpü Uygulaması: Çocuklarda İşitme Problemlerinin Erken Çözümü

Kulak Tüpü Uygulaması Nedir? Hangi Durumlarda Takılır?

Kulak tüpü uygulaması, orta kulakta oluşan sıvı birikimini gidermek ve kulak basıncını dengelemek amacıyla yapılan bir işlemdir. Orta kulak, normalde hava ile dolu olması gereken bir boşluktur. Bu alanın havalandırılmasını sağlayan Östaki borusu , soğuk algınlığı, üst solunum yolu enfeksiyonları veya geniz eti gibi nedenlerle tıkanabilir. Östaki borusunun tıkanması, orta kulakta negatif basınç oluşmasına ve sıvı birikimine neden olur. Bu durum, işitme kaybına ve çocuklarda gelişimsel sorunlara yol açabilir.

Kulak tüpü, zarın iç kısmındaki orta kulağa dışarıdan hava girişini sağlayarak basıncı dengeler ve sıvı birikimini önler. Özellikle aşağıdaki durumlarda tüp takılması önerilir:

Sürekli tekrarlayan orta kulak iltihapları
Orta kulakta kronik sıvı birikimi
İşitme kaybı
Geniz eti veya benzeri nedenlerle Östaki borusunun uzun süreli tıkanması


Kulak Tüpü Ne Yapar? Neye Benzer?

Kulak tüpü, küçük bir silindir şeklinde tasarlanmış plastik veya metal bir cihazdır. Tüp, kulak zarına yerleştirildiğinde orta kulak ile dış ortam arasında bir kanal oluşturur. Bu sayede:

Orta kulaktaki sıvı tahliye edilir.
Negatif basınç ortadan kalkar.
Hücreler normal işlevlerini sürdürmeye başlar.
Tüp, genellikle birkaç milimetre boyutundadır ve çocuğun yaşına ve kulak yapısına uygun olarak seçilir.


Kulak Zarına Tüp Nasıl Takılır? Ameliyat Ne Kadar Sürer?

Kulak tüpü takılması, genellikle kısa süren ve ağrısız bir işlemdir. İşlem sırasında:

Anestezi: Küçük çocuklar için genel anestezi, büyük çocuklar ve yetişkinler için lokal anestezi kullanılır.
Zarın Açılması: Kulak zarına kontrollü bir şekilde küçük bir delik açılır.
Sıvının Tahliyesi: Orta kulakta biriken sıvı, emici aletlerle çekilir.
Tüpün Yerleştirilmesi: Deliğe uygun boyutta bir tüp yerleştirilir.
İşlem genellikle 10-15 dakika sürer ve aynı gün içinde hastaneden taburcu olunabilir.

Kulak Tüpü Ne Kadar Süre Kalır?

Kulak tüpü, genellikle 6 ay ila 2 yıl arasında kulakta kalır. Bu süre zarfında tüp, orta kulakta basıncı dengeleyerek sıvı birikimini engeller. Zaman içinde tüp, kulak zarından kendiliğinden çıkar ve delik kapanır. Çoğu durumda bu süre zarfında orta kulak sorunu tamamen çözülür ve çocuk normal işitme yeteneğine kavuşur.


29 Nisan 2025, 18:58
6

25-44 Yaş Arası Alarm! Korona Sonrası Şok Artış!

Son araştırmalar, tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisi sonrası 25 ila 44 yaş arasındaki genç yetişkinlerde kalp krizi oranlarının çarpıcı bir şekilde arttığını ortaya koydu. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Bilge Erdoğan, bu yaş aralığında kalp krizi vakalarının yüzde 30 gibi önemli bir oranda yükseldiğine dikkat çekti.
25-44 Yaş Arası Alarm! Korona Sonrası Şok Artış!

Erdoğan, kalp krizinin yaşanmadan önce çoğu hastada kritik sinyaller verdiğini belirtirken, özellikle diyabet hastaları ve yaşlılarda belirtisiz kalp krizlerinin de görülebileceği uyarısında bulundu.

KALP KRİZİ GELİYORUM DİYOR MU? BELİRTİLERE DİKKAT!

Prof. Dr. Mustafa Bilge Erdoğan, kalp krizi geçiren hastaların büyük bir bölümünde önceden bazı belirtiler veya risk işaretleri görülebildiğini ifade etti. Ancak bu belirtilerin her zaman açık ve belirgin olmayabileceğini vurgulayan Erdoğan, "Yüzde 50-70 civarında hastada, kalp krizinden günler ya da haftalar önce bazı uyarıcı semptomlar görülebilir. Bu belirtiler genellikle göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı, halsizlik gibi bulgulardır" dedi.

Özellikle gece uykudan uyandıran göğüs ağrısının önemli bir sinyal olduğunu belirten Prof. Dr. Erdoğan, eforla gelen göğüs ağrısı veya baskı hissi, efor kapasitesinde azalma, sırta, kola, çeneye vuran ağrı, aşırı yorgunluk gibi durumların da ciddiye alınması gerektiğini söyledi. Hipertansiyon, diyabet, hiperkolesterolemi, sigara, aile öyküsü ve obezite gibi risk faktörlerinin varlığında ise ön belirti olmasa dahi riskin yüksek olduğuna dikkat çekti.

Media content

Kadınlarda kalp krizi belirtilerinin farklılık gösterebileceğini de vurgulayan Prof. Dr. Erdoğan, mide bulantısı, yorgunluk ve sırt ağrısı gibi rahatsızlıkların da kalp krizi işareti olabileceği konusunda uyardı.

KORONAVİRÜS VE YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİKLERİ ARTIŞIN NEDENİ Mİ?

Son yıllarda kalp krizi vakalarındaki artışın nedenlerini değerlendiren Prof. Dr. Erdoğan, COVID-19 pandemisinin bu artışta önemli bir rol oynadığını belirtti. Özellikle 25 ila 44 yaş arasındaki kalp krizi oranındaki yüzde 30'luk artışın bu durumu net bir şekilde ortaya koyduğunu söyledi.

Pandemi sürecinde fiziksel aktivitenin azalması, sağlıksız beslenme alışkanlıklarının yaygınlaşması ve obezite gibi faktörlerin kalp krizi riskini önemli ölçüde artırdığını ifade eden Erdoğan, genetik faktörler ve ailesel hiperkolesteroleminin de riski yükselten unsurlar arasında yer aldığını kaydetti. Ayrıca pandemi döneminde rutin sağlık kontrollerinin ihmal edilmesinin de kalp krizine yönelik tedavide geç kalınmasına yol açabileceğine dikkat çekti.

ERKEN TANI HAYAT KURTARIR!

Koroner arter hastalıklarında erken tanının hayati önem taşıdığını vurgulayan Prof. Dr. Erdoğan, erken tanı sayesinde damar tıkanıklığının ilerlemeden fark edilerek tedaviye başlanabileceğini söyledi. Bu sayede damar daralması ilerlemeden müdahale edilirse kişinin uzun süre normal yaşamına devam edebileceğini belirtti.


İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...