Payload Logo
17 Şubat 2025, 15:11
1

17.02.2025 Türkiye Baraj Doluluk Oranları: Son Durum

Genel olarak, Türkiye'deki baraj doluluk oranları bölgelere ve illere göre değişiklik gösteriyor. Bazı bölgelerde doluluk oranları yüksek seyrederken, bazı bölgelerde ise daha düşük seviyelerde olabiliyor. Özellikle büyük şehirlerdeki baraj doluluk oranları, su kaynaklarının sürdürülebilirliği açısından kritik öneme sahip.
17.02.2025 Türkiye Baraj Doluluk Oranları: Son Durum

Baraj Doluluk Oranlarını Etkileyen Faktörler

  • Yağış Miktarı: Yağışlar, barajlardaki su seviyelerini doğrudan etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Özellikle kış ve ilkbahar aylarında düşen yağışlar, barajların doluluk oranlarını artırır.
  • İklim Değişikliği: İklim değişikliği, kuraklık riskini artırarak baraj doluluk oranlarını olumsuz etkileyebilir. Düzensiz yağışlar ve uzun süren kuraklık dönemleri, su kaynaklarının azalmasına neden olabilir.
  • Su Tüketimi: Su tüketimi, barajlardaki su seviyelerini etkileyen bir diğer önemli faktördür. Özellikle tarım, sanayi ve evsel kullanım, su kaynaklarının azalmasına yol açabilir.
  • Buharlaşma: Yüksek sıcaklıklar ve güneşli havalar, barajlardaki suyun buharlaşmasına neden olabilir. Bu da doluluk oranlarını düşürebilir.


Baraj Doluluk Oranlarının Önemi

Baraj doluluk oranları, su kaynaklarının yönetimi ve geleceği açısından büyük önem taşıyor. Yüksek doluluk oranları, su sıkıntısı riskini azaltırken, düşük doluluk oranları ise su kıtlığına yol açabilir. Bu nedenle, baraj doluluk oranlarının düzenli olarak takip edilmesi ve su kaynaklarının verimli kullanılması gerekiyor.


Su Kaynaklarının Korunması

Su kaynaklarının korunması, gelecek nesiller için büyük önem taşıyor. Baraj doluluk oranlarının sürdürülebilir seviyelerde tutulması için suyun verimli kullanılması, tasarruf önlemlerinin alınması ve su kaynaklarının kirlenmesinin önlenmesi gerekiyor.

29 Nisan 2025, 18:58
2

25-44 Yaş Arası Alarm! Korona Sonrası Şok Artış!

Son araştırmalar, tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisi sonrası 25 ila 44 yaş arasındaki genç yetişkinlerde kalp krizi oranlarının çarpıcı bir şekilde arttığını ortaya koydu. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Bilge Erdoğan, bu yaş aralığında kalp krizi vakalarının yüzde 30 gibi önemli bir oranda yükseldiğine dikkat çekti.
25-44 Yaş Arası Alarm! Korona Sonrası Şok Artış!

Erdoğan, kalp krizinin yaşanmadan önce çoğu hastada kritik sinyaller verdiğini belirtirken, özellikle diyabet hastaları ve yaşlılarda belirtisiz kalp krizlerinin de görülebileceği uyarısında bulundu.

KALP KRİZİ GELİYORUM DİYOR MU? BELİRTİLERE DİKKAT!

Prof. Dr. Mustafa Bilge Erdoğan, kalp krizi geçiren hastaların büyük bir bölümünde önceden bazı belirtiler veya risk işaretleri görülebildiğini ifade etti. Ancak bu belirtilerin her zaman açık ve belirgin olmayabileceğini vurgulayan Erdoğan, "Yüzde 50-70 civarında hastada, kalp krizinden günler ya da haftalar önce bazı uyarıcı semptomlar görülebilir. Bu belirtiler genellikle göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı, halsizlik gibi bulgulardır" dedi.

Özellikle gece uykudan uyandıran göğüs ağrısının önemli bir sinyal olduğunu belirten Prof. Dr. Erdoğan, eforla gelen göğüs ağrısı veya baskı hissi, efor kapasitesinde azalma, sırta, kola, çeneye vuran ağrı, aşırı yorgunluk gibi durumların da ciddiye alınması gerektiğini söyledi. Hipertansiyon, diyabet, hiperkolesterolemi, sigara, aile öyküsü ve obezite gibi risk faktörlerinin varlığında ise ön belirti olmasa dahi riskin yüksek olduğuna dikkat çekti.

Media content

Kadınlarda kalp krizi belirtilerinin farklılık gösterebileceğini de vurgulayan Prof. Dr. Erdoğan, mide bulantısı, yorgunluk ve sırt ağrısı gibi rahatsızlıkların da kalp krizi işareti olabileceği konusunda uyardı.

KORONAVİRÜS VE YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİKLERİ ARTIŞIN NEDENİ Mİ?

Son yıllarda kalp krizi vakalarındaki artışın nedenlerini değerlendiren Prof. Dr. Erdoğan, COVID-19 pandemisinin bu artışta önemli bir rol oynadığını belirtti. Özellikle 25 ila 44 yaş arasındaki kalp krizi oranındaki yüzde 30'luk artışın bu durumu net bir şekilde ortaya koyduğunu söyledi.

Pandemi sürecinde fiziksel aktivitenin azalması, sağlıksız beslenme alışkanlıklarının yaygınlaşması ve obezite gibi faktörlerin kalp krizi riskini önemli ölçüde artırdığını ifade eden Erdoğan, genetik faktörler ve ailesel hiperkolesteroleminin de riski yükselten unsurlar arasında yer aldığını kaydetti. Ayrıca pandemi döneminde rutin sağlık kontrollerinin ihmal edilmesinin de kalp krizine yönelik tedavide geç kalınmasına yol açabileceğine dikkat çekti.

ERKEN TANI HAYAT KURTARIR!

Koroner arter hastalıklarında erken tanının hayati önem taşıdığını vurgulayan Prof. Dr. Erdoğan, erken tanı sayesinde damar tıkanıklığının ilerlemeden fark edilerek tedaviye başlanabileceğini söyledi. Bu sayede damar daralması ilerlemeden müdahale edilirse kişinin uzun süre normal yaşamına devam edebileceğini belirtti.


İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...