Payload Logo
28 Ekim 2023, 02:31
0

Son Yılların En Tartışmalı Besin Maddesi Olan Gluteni Hayatımızdan Çıkartsak Ne Olur?

Son yıllarda şüphesi en çok konuşulan konulardan birisi de glütensiz beslenme biçimi. Glüten, bazı kişilerde sindirim sorunlarına yol açabilen bir tür bitkisel protein olarak görülüyor. Diğer yandan glütene alerjisi olmayanlar bile, glütensiz ürünlere yönelmiş durumda.
Son Yılların En Tartışmalı Besin Maddesi Olan Gluteni Hayatımızdan Çıkartsak Ne Olur?

Son yıllarda şüphesi en çok konuşulan konulardan birisi de glütensiz beslenme biçimi. Glüten, bazı kişilerde sindirim sorunlarına yol açabilen bir tür bitkisel protein olarak görülüyor. Diğer yandan glütene alerjisi olmayanlar bile, glütensiz ürünlere yönelmiş durumda. Peki ama glüteni tamamen hayatımızdan çıkarsak vücudumuz nasıl bir tepki verir?


Son zamanlarda çok sık tartışılan glüten, gündelik hayatta tükettiğimiz hemen hemen pek çok besinde bulunuyor. Ekmek, makarna, kek, börek gibi pek çok hamur işinde yer alan glüten, bulgur, kuskus, maltlı içecekler gibi içeriğinde buğday ve arpa olan her şeyde bulunmakta. Peki bu kadar hayatımızın içerisinde ve nerdeyse her şeyde olan bu ürünü hayatımızdan tamamen çıkartmak nasıl mümkün olabilir? Asıl soru ise glüteni tamamen hayatımızdan çıkartırsak vücudumuzda ne gibi değişimler meydana gelir? Sürekli olarak zararları ile gündeme gelen glütenin, vücuda hiçbir faydası yok mu? Gelin bu sorulara beraber cevap arayalım.


Glütenin Bizim İçin Faydaları ve Zararları


Glüten, genel olarak çölyak hastalığı olan ve glüten duyarlılığı olanlar için tüketilmesi sıkıntı yaratan bir besin maddesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kişiler, glüten içeren gıdalar tükettikleri zaman, sindirim sistemi ile ilgili ciddi sıkıntılar yaşayabilmektedir.


Diğer yandan çok sık bir şekilde glüten içeren ürünler tüketen kişilerde de sinirimle ilgili çeşitli sıkıntılar görülebilir. Ancak bu durum, aşırı tüketimden kaynaklanmaktadır. Eğer glüten bir duyarlılığınız yoksa, glüten alerjiniz bulunmuyorsa ya da çölyak hastası değilseniz, genel olarak glütenin vücudunuza zarardan çok yararı da olabilmektedir.


Sağlıklı kişiler için glüteni sıklıkla tüketmek önerilmez. Çünkü glüten, çok fazla tüketildiğinde sağlıklı kişilerde de bir takım sindirim sistemi rahatsızlıklarına neden olabilmektedir. Bağırsak ve mide, bu durumdan en çok etkilenen organlar arasında yer almaktadır. Bununla birlikte sıklıkla glüten içeren besinlerden tüketiyor olmak, diyabet gibi hastalıkların ortaya çıkmasına da neden olmaktadır.


Diğer yandan glüteni tamamen hayatımızdan çıkarmak da bazı sağlık sıkıntılarına yol açmaktadır. Çünkü içeriğinde glüten bulunan gıdalar, daha fazla protein içermektedir. Glütenin hiç tüketilmediği diyetlerde, bazı kas kayıpları yaşanabilir. Yine glütensiz bir diyet, kabızlık gibi başka sindirim problemlerine de yol açabilmektedir. Bunların yanı sıra glüten içermekte olan tam tahıllı besinlerde ve ekmeklerde, bol miktarda B vitamini bulunduğunu da görmekteyiz. Tamamen glütensiz bir diyet B vitamini eksikliklerine ve bağışıklık sisteminin zayıflamasına da neden olabilmektedir. Son olarak, bazı araştırmalara göre glütensiz bir diyetin bazı kardiyovasküler hastalıklara yakalanabilme riskini arttırdığını da göstermektedir. Tam tahıllı besinler tüketmek, kalbe iyi gelmektedir.


Tüm bunlar dikkate alındığında, her şeyin fazlasının zarar olduğu ama gerekli miktarda tüketildiğinde de faydası olduğu sonucuna varmak mümkün. Bu nedenle, sağlıklı olmak için beslenme şeklimizi dengeli bir şekilde ayarlamak gerek.



29 Nisan 2025, 18:58
7

25-44 Yaş Arası Alarm! Korona Sonrası Şok Artış!

Son araştırmalar, tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisi sonrası 25 ila 44 yaş arasındaki genç yetişkinlerde kalp krizi oranlarının çarpıcı bir şekilde arttığını ortaya koydu. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Bilge Erdoğan, bu yaş aralığında kalp krizi vakalarının yüzde 30 gibi önemli bir oranda yükseldiğine dikkat çekti.
25-44 Yaş Arası Alarm! Korona Sonrası Şok Artış!

Erdoğan, kalp krizinin yaşanmadan önce çoğu hastada kritik sinyaller verdiğini belirtirken, özellikle diyabet hastaları ve yaşlılarda belirtisiz kalp krizlerinin de görülebileceği uyarısında bulundu.

KALP KRİZİ GELİYORUM DİYOR MU? BELİRTİLERE DİKKAT!

Prof. Dr. Mustafa Bilge Erdoğan, kalp krizi geçiren hastaların büyük bir bölümünde önceden bazı belirtiler veya risk işaretleri görülebildiğini ifade etti. Ancak bu belirtilerin her zaman açık ve belirgin olmayabileceğini vurgulayan Erdoğan, "Yüzde 50-70 civarında hastada, kalp krizinden günler ya da haftalar önce bazı uyarıcı semptomlar görülebilir. Bu belirtiler genellikle göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı, halsizlik gibi bulgulardır" dedi.

Özellikle gece uykudan uyandıran göğüs ağrısının önemli bir sinyal olduğunu belirten Prof. Dr. Erdoğan, eforla gelen göğüs ağrısı veya baskı hissi, efor kapasitesinde azalma, sırta, kola, çeneye vuran ağrı, aşırı yorgunluk gibi durumların da ciddiye alınması gerektiğini söyledi. Hipertansiyon, diyabet, hiperkolesterolemi, sigara, aile öyküsü ve obezite gibi risk faktörlerinin varlığında ise ön belirti olmasa dahi riskin yüksek olduğuna dikkat çekti.

Media content

Kadınlarda kalp krizi belirtilerinin farklılık gösterebileceğini de vurgulayan Prof. Dr. Erdoğan, mide bulantısı, yorgunluk ve sırt ağrısı gibi rahatsızlıkların da kalp krizi işareti olabileceği konusunda uyardı.

KORONAVİRÜS VE YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİKLERİ ARTIŞIN NEDENİ Mİ?

Son yıllarda kalp krizi vakalarındaki artışın nedenlerini değerlendiren Prof. Dr. Erdoğan, COVID-19 pandemisinin bu artışta önemli bir rol oynadığını belirtti. Özellikle 25 ila 44 yaş arasındaki kalp krizi oranındaki yüzde 30'luk artışın bu durumu net bir şekilde ortaya koyduğunu söyledi.

Pandemi sürecinde fiziksel aktivitenin azalması, sağlıksız beslenme alışkanlıklarının yaygınlaşması ve obezite gibi faktörlerin kalp krizi riskini önemli ölçüde artırdığını ifade eden Erdoğan, genetik faktörler ve ailesel hiperkolesteroleminin de riski yükselten unsurlar arasında yer aldığını kaydetti. Ayrıca pandemi döneminde rutin sağlık kontrollerinin ihmal edilmesinin de kalp krizine yönelik tedavide geç kalınmasına yol açabileceğine dikkat çekti.

ERKEN TANI HAYAT KURTARIR!

Koroner arter hastalıklarında erken tanının hayati önem taşıdığını vurgulayan Prof. Dr. Erdoğan, erken tanı sayesinde damar tıkanıklığının ilerlemeden fark edilerek tedaviye başlanabileceğini söyledi. Bu sayede damar daralması ilerlemeden müdahale edilirse kişinin uzun süre normal yaşamına devam edebileceğini belirtti.


İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...