Payload Logo
25 Şubat 2025, 22:35
1

Lazer Destekli Horlama ve Apne Cerrahisi: Rahatsız Uykulara Son!

Modern yaşam tarzının getirdiği beslenme alışkanlıklarındaki değişim ve hareketsiz yaşam, horlama ve uyku apnesi gibi sorunların görülme sıklığını artırdı. Bu rahatsızlıklar, yalnızca uyku düzenini bozmakla kalmıyor, aynı zamanda kalp hastalıkları, hipertansiyon ve diyabet gibi ciddi sağlık sorunlarına da zemin hazırlıyor. Ancak tıp teknolojisindeki gelişmeler sayesinde artık bu problemlere etkili çözümler sunuluyor. Lazer destekli horlama ve apne cerrahisi , üst solunum yollarındaki yapısal sorunları gidererek hastaların yaşam kalitesini artırıyor. Memorial Ankara Hastanesi KBB Hastalıkları Bölümü'nden Doç. Dr. Erdal Seren, bu yenilikçi tedavi yöntemi hakkında bilgi verdi.
Lazer Destekli Horlama ve Apne Cerrahisi: Rahatsız Uykulara Son!

Lazer Destekli Horlama ve Apne Cerrahisi Nedir?

Horlama ve uyku apnesi genellikle üst solunum yollarında bulunan yapısal anormalliklerden kaynaklanır. Bademcik büyüklüğü, yumuşak damak sarkmaları, dil kökü büyümesi, burun yapısındaki eğrilikler veya polipler gibi faktörler, hava yolunu daraltarak tıkanıklığa neden olabilir.

Lazer destekli horlama ve apne cerrahisi , bu tıkanıklıkları ortadan kaldırmak için geliştirilmiş bir yöntemdir. Lazer teknolojisinin kullanımıyla, ameliyatın daha hassas, güvenli ve hızlı bir şekilde gerçekleştirilmesi mümkün hale geliyor. Özellikle ulaşılması zor alanlarda bile kolayca müdahale edilebilen bu yöntem, hastaların kısa sürede günlük yaşantılarına dönmesini sağlıyor.


Doç. Dr. Erdal Seren, "Bu cerrahi yöntem, üst solunum yolundaki yapısal sorunları düzeltmek için tasarlanmış kapsamlı bir yaklaşımdır. Hem horlamayı hem de uyku apnesini etkili bir şekilde önleyebilir," diyor.

Lazer Destekli Horlama ve Apne Cerrahisi Hangi Durumlarda Kullanılır?

Bu yöntem, üst solunum yollarında tıkanıklığa yol açan birçok durumda uygulanabiliyor. Başlıca kullanım alanları şunlardır:

Burun Yapısındaki Sorunlar:
Burun etlerinin irileşmesi (konka redüksiyonu),
Burun kıkırdağındaki eğrilik ve çıkıntıların alınması (septal sütür eksizyonu),
Burun poliplerinin çıkarılması (nazal polip eksizyonu),
Burun kanadı cerrahisi (nazal valv cerrahisi).
Yumuşak Damak ve Boğaz Yapısındaki Sorunlar:
Yumuşak damak ve küçük dildeki sarkmaların düzeltilmesi (uvulopalatoplasti),
Bademcik küçültme işlemleri (tonsil küçültmesi).


Dil Kökü Büyümesi:
Dil kökünün küçültülmesi veya dil kökündeki bademciğin küçültülmesi.
Geniz ve Gırtlak Yapısındaki Sorunlar:
Genizdeki kitlelerin alınması veya küçültülmesi,
Ses telleri ve gırtlak yapısındaki kitlelerin çıkarılması.
Bu işlemler, lazer desteğiyle daha az invaziv bir şekilde gerçekleştirildiği için hastaların iyileşme süreçleri kısalıyor.

Lazer Destekli Horlama ve Apne Cerrahisi Nasıl Uygulanır?

Ameliyat, genellikle lokal anestezi veya hafif genel anestezi altında gerçekleştirilir. İşlem adımları şu şekildedir:

Problem Alanının Tespiti:
Radyolojik görüntüleme ve fizik muayene ile tıkanıklığa neden olan bölgeler belirlenir.
Lazerin Uygulanması:
Özel olarak tasarlanmış tıbbi lazerler, problemli dokuları hassas bir şekilde küçültür veya kaldırır. Örneğin, burun etlerindeki irileşme, yumuşak damak sarkmaları veya dil kökü büyümesi lazer yardımıyla düzeltilir.


Son Kontroller:
İşlem sonrası bölge kontrol edilir ve hasta gözlem altında izlenir.
Ameliyat genellikle 30 dakika ila 1 saat arasında tamamlanır ve hastalar çoğu zaman aynı gün taburcu edilir.

29 Nisan 2025, 18:58
7

25-44 Yaş Arası Alarm! Korona Sonrası Şok Artış!

Son araştırmalar, tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs pandemisi sonrası 25 ila 44 yaş arasındaki genç yetişkinlerde kalp krizi oranlarının çarpıcı bir şekilde arttığını ortaya koydu. Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Bilge Erdoğan, bu yaş aralığında kalp krizi vakalarının yüzde 30 gibi önemli bir oranda yükseldiğine dikkat çekti.
25-44 Yaş Arası Alarm! Korona Sonrası Şok Artış!

Erdoğan, kalp krizinin yaşanmadan önce çoğu hastada kritik sinyaller verdiğini belirtirken, özellikle diyabet hastaları ve yaşlılarda belirtisiz kalp krizlerinin de görülebileceği uyarısında bulundu.

KALP KRİZİ GELİYORUM DİYOR MU? BELİRTİLERE DİKKAT!

Prof. Dr. Mustafa Bilge Erdoğan, kalp krizi geçiren hastaların büyük bir bölümünde önceden bazı belirtiler veya risk işaretleri görülebildiğini ifade etti. Ancak bu belirtilerin her zaman açık ve belirgin olmayabileceğini vurgulayan Erdoğan, "Yüzde 50-70 civarında hastada, kalp krizinden günler ya da haftalar önce bazı uyarıcı semptomlar görülebilir. Bu belirtiler genellikle göğüs ağrısı, nefes darlığı, çarpıntı, halsizlik gibi bulgulardır" dedi.

Özellikle gece uykudan uyandıran göğüs ağrısının önemli bir sinyal olduğunu belirten Prof. Dr. Erdoğan, eforla gelen göğüs ağrısı veya baskı hissi, efor kapasitesinde azalma, sırta, kola, çeneye vuran ağrı, aşırı yorgunluk gibi durumların da ciddiye alınması gerektiğini söyledi. Hipertansiyon, diyabet, hiperkolesterolemi, sigara, aile öyküsü ve obezite gibi risk faktörlerinin varlığında ise ön belirti olmasa dahi riskin yüksek olduğuna dikkat çekti.

Media content

Kadınlarda kalp krizi belirtilerinin farklılık gösterebileceğini de vurgulayan Prof. Dr. Erdoğan, mide bulantısı, yorgunluk ve sırt ağrısı gibi rahatsızlıkların da kalp krizi işareti olabileceği konusunda uyardı.

KORONAVİRÜS VE YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİKLERİ ARTIŞIN NEDENİ Mİ?

Son yıllarda kalp krizi vakalarındaki artışın nedenlerini değerlendiren Prof. Dr. Erdoğan, COVID-19 pandemisinin bu artışta önemli bir rol oynadığını belirtti. Özellikle 25 ila 44 yaş arasındaki kalp krizi oranındaki yüzde 30'luk artışın bu durumu net bir şekilde ortaya koyduğunu söyledi.

Pandemi sürecinde fiziksel aktivitenin azalması, sağlıksız beslenme alışkanlıklarının yaygınlaşması ve obezite gibi faktörlerin kalp krizi riskini önemli ölçüde artırdığını ifade eden Erdoğan, genetik faktörler ve ailesel hiperkolesteroleminin de riski yükselten unsurlar arasında yer aldığını kaydetti. Ayrıca pandemi döneminde rutin sağlık kontrollerinin ihmal edilmesinin de kalp krizine yönelik tedavide geç kalınmasına yol açabileceğine dikkat çekti.

ERKEN TANI HAYAT KURTARIR!

Koroner arter hastalıklarında erken tanının hayati önem taşıdığını vurgulayan Prof. Dr. Erdoğan, erken tanı sayesinde damar tıkanıklığının ilerlemeden fark edilerek tedaviye başlanabileceğini söyledi. Bu sayede damar daralması ilerlemeden müdahale edilirse kişinin uzun süre normal yaşamına devam edebileceğini belirtti.


İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...