Payload Logo
19 Nisan 2025, 18:49
3

Kulunç Ağrısı Neden Olur? Uzm. Dr. Burcu Avşar Uyarıyor!

Halk arasında sıkça "kulunç" olarak bilinen miyofasiyal ağrı sendromuna dikkat çeken Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Uzm. Dr. Burcu Avşar, bu rahatsızlığın belirtileri ortaya çıktığında mutlaka bir doktora başvurulması gerektiğini vurguladı. Romatem Kocaeli Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi'nden Dr. Avşar, kuluncun nedenlerini, belirtilerini ve tedavi yöntemlerini detaylı bir şekilde anlattı.
Kulunç Ağrısı Neden Olur? Uzm. Dr. Burcu Avşar Uyarıyor!

Uzm. Dr. Burcu Avşar, miyofasiyal ağrı sendromunu şu şekilde tanımladı: "Özellikle gün içinde dik duruştan sorumlu postür kaslarımızda boyun, sırt ve bel olmak üzere, bu bölgeyi destekleyen kaslarımız ve saran zar dokusunda sert, ağrılı, küçük, hassas noktalarla, 'tetik nokta' dediğimiz noktalarla karakterize ağrıdır. Hastalarımız bunu sık olarak; bastırdığımda elime sert bir nokta geliyor, ağrı yapıyor, kuluncum var şeklinde de ifade ediyor."

Dr. Avşar, bu ağrının diğer yaygın ağrı sendromlarından farklı olarak belirli bir bölgede sınırlı kaldığını, ancak tetik noktalara baskı uygulandığında o bölgede tanıdık, batıcı veya yanıcı bir ağrı hissedildiğini ve bu ağrının komşu bölgelere (boyundan omuz veya başa gibi) yayılım gösterebileceğini belirtti. Hastaların genellikle "sabah iyiyim; akşama doğru ağrım artıyor", "hareketlerimde kısıtlılık gelişti; kaslarımı gergin hissediyorum" gibi şikayetlerle başvurduğunu aktardı. Miyofasiyal ağrı sendromunun dolaylı yollardan çene ağrısı veya kulak çınlaması gibi şikayetlere de yol açabileceğini söyledi.

Kuluncun Başlıca Nedenleri Nelerdir?

Sendromun oluşmasındaki temel sebepleri sıralayan Uzm. Dr. Avşar, günümüz yaşam koşullarının etkisine dikkat çekti:

  • Duruş Bozuklukları: Telefon, masa başı ve bilgisayar kullanımının yaygınlaşmasıyla aynı pozisyonda uzun süreli durmaktan kaynaklanan duruş bozuklukları önemli bir etken.
  • Travmalar: Düşme, çarpma veya kasın ani zorlanması gibi travmalar kulunç oluşumunu tetikleyebilir.
  • Stres ve Uyku Düzensizliği: Özellikle uyku düzensizliği, tetik noktalarda iki kat fazla artışa neden olabilir. Stres ise duruş kaslarında kasılmaya yol açarak tetik nokta oluşumunu kolaylaştırır.
  • Vitamin ve Mineral Eksiklikleri: D vitamini, magnezyum gibi mineral eksiklikleri de kulunca zemin hazırlayabilir.
  • Tekrarlayan Zorlayıcı Hareketler: Kası sürekli zorlayan tekrarlayıcı hareketler de bu sendroma yol açabilir.


Kulunç Nasıl Teşhis Edilir?

Hastalığın tanısının genellikle fiziksel muayene ile konulduğunu belirten Dr. Avşar, şu önemli bulgulara dikkat çekti: "Tetik noktaların saptanması, tetik noktalara bastırınca ağrının oluşması, komşu dokulara yayılan bir ağrı ve 'zıplama işareti' dediğimiz tetik noktaya bastırdığımızda kasın hafif seğirmesi tipik bulgulardır."

Belirtiler Varsa Doktora Başvurun! Kronikleşebilir

Uzm. Dr. Avşar, kulunç belirtileri olan kişilerin mutlaka doktora başvurması gerektiğinin altını çizdi. Aksi takdirde rahatsızlığın kronikleşerek yaşam kalitesini düşürebileceğini ve hastaların "neden ağrım geçmiyor" düşüncesiyle büyük stres yaşayabileceğini ifade etti. Kuluncun tedavi edilebilir bir durum olduğunu ancak altta yatan problemlerin çözülmemesi halinde kronikleşebileceğini vurguladı.

Kulunç Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Tedavi yaklaşımları hakkında bilgi veren Dr. Avşar, kombine bir tedavi uyguladıklarını söyledi:

  • İlaç Tedavisi: Ağrı kesiciler ve kas gevşeticiler kısa süreli olarak ağrı yanıtını azaltmak için kullanılabilir. Ancak tek başına tetik noktayı çözmez.
  • Enjeksiyon Yöntemleri (Tetik Nokta Enjeksiyonu): Direkt olarak tetik noktanın içine lokal anestezi uygulanarak hem mekanik uyarı sağlanır hem de ağrının rahatlaması hedeflenir. Tekrarlayan seanslar gerekebilir.
  • Kuru İğneleme: İnce iğnelerle tekrarlayan seanslar halinde kas ve tetik noktanın mekanik uyarımına dayanır. Amaç, bölgedeki kanlanmayı artırmaktır.
  • Fizik Tedavi Modelleri: Ultrason tedavileri, TECAR, hilterapi gibi lazer tedavileri uygulanır. Dirençli vakalarda şok dalga tedavisi (ESWT) de kullanılabilir. Amaç, kası gevşetmek, kanlanmayı artırmak ve hücre yenilenmesini kolaylaştırmaktır.
  • Egzersiz: Germe egzersizleri, güçlendirme egzersizleri ve postür duruş egzersizleri tedavinin en önemli ve uzun aşamasını oluşturur. Doğru şekilde yapılması önemlidir ve genellikle tedavi bitiminde bırakılmaması gerekir. Egzersizlerle ağrılarda %60-70 azalma ve kalıcı tedavi sağlanabilir. Klinik pilates de fizyoterapist eşliğinde doğru duruşu kazandırmak ve kasları güçlendirmek için uygulanabilir.

Tedavi Süreci Nasıl İşler?

Dr. Avşar, tedavi sürecini şöyle özetledi: "Hastalar bize başvurduktan sonra muayene ile tanı koyduğumuzda hızlıca tedavimize başlıyoruz. Tüm tedavileri kombine şekilde yapabiliyoruz. Şiddetli ağrılarda ilaç tedavisi, hızlı rahatlama için enjeksiyonlar, nöral terapi, kuru iğneleme aynı anda uygulanabilir ve hızlıca fizik tedaviye başlanır. Fizik tedavide lazer, radyofrekans, ultrason, ESWT fizyoterapistler tarafından uygulanır ve doğru egzersizlere aynı anda başlanır. Sonrasında hastanın uzun dönem takipleri yapılır. Duruşu korumak ve kasları güçlendirmek için klinik pilates de fizyoterapistler eşliğinde uygulanır."


28 Nisan 2025, 22:17
3

Aloe Verayla Pamuk Gibi Cilt Sırrı Çözüldü!

Doğanın cilde sunduğu mucizelerden biri olan aloe vera, son yıllarda cilt bakım rutinlerinin vazgeçilmezi haline geldi. İçeriğindeki zengin vitaminler, mineraller ve antioksidanlar sayesinde cildi sadece anlık olarak değil, günlerce nemli, pürüzsüz ve ışıltılı tutma sırrı sonunda ortaya çıktı. Peki, aloe vera cildimiz üzerinde bu denli kalıcı ve etkili bir bakım nasıl sağlıyor? İşte bu doğal güzellik iksirinin ardındaki bilim ve kullanım önerileri...
Aloe Verayla Pamuk Gibi Cilt Sırrı Çözüldü!

Cilt bakım dünyasında adını altın harflerle yazdıran aloe vera, doğal güzellik sırlarının en başında geliyor. Kullanıcıların deneyimlerine göre, bu mucizevi bitkinin cilde sağladığı faydalar sadece geçici bir ferahlık hissiyle sınırlı kalmıyor. Aloe vera, cilde uygulandıktan sonra uzun süreli bir nemlendirme ve ipeksi bir yumuşaklık etkisi bırakıyor.

Aloe Veranın İçindeki Gizli Güç: Vitaminler, Mineraller ve Amino Asitler

Aloe vera, A, C ve E vitaminleri başta olmak üzere pek çok vitaminin yanı sıra, cilt için hayati önem taşıyan mineraller ve amino asitler açısından da oldukça zengindir. Bu güçlü içeriği sayesinde cilt dokusunu derinlemesine beslerken, ciltteki yaşlanma belirtilerinin de gözle görülür şekilde gecikmesine yardımcı olur.

Aloe Vera Jelinin Cilde Kalıcı Etkisinin Sırrı Çözüldü!

Aloe vera jelinin yapısında bulunan A, C ve E vitaminleri, cilt hücrelerinin yenilenme sürecini destekleyerek cildin daha canlı ve genç görünmesine katkıda bulunur. Aynı zamanda doğal yapısındaki amino asitler ve enzimler, ciltteki hasarı onarır ve cildin kendini yenileme mekanizmasını güçlendirir. Günlük olarak cilde uygulanan saf aloe vera jeli, sadece birkaç saatlik bir yumuşaklık hissi vermekle kalmaz; ciltte günler süren bir tazelik, canlılık ve dolgunluk etkisi bırakır.

Media content

Kuru ve Hassas Ciltlerin Doğal Kurtarıcısı

Özellikle kuru ve hassas cilt tipleri için aloe vera adeta doğal bir kurtarıcı niteliğindedir. Ciltteki tahrişleri nazikçe yatıştırır, kızarıklıkları hafifletir ve cildin doğal bariyerini güçlendirerek dış etkenlere karşı daha dirençli hale gelmesine yardımcı olur.

Evde Aloe Vera Nasıl Kullanılır? İşte Pratik Yöntemler:

Aloe verayı cilt bakım rutininize dahil etmek oldukça kolay ve pratiktir:

  • Doğrudan Uygulama: Taze aloe vera yaprağından elde ettiğiniz jeli doğrudan temiz yüzünüze ve boynunuza nazikçe sürebilirsiniz.
  • Gece Maskesi: Aloe vera jelini gece yatmadan önce yüzünüze uygulayıp sabaha kadar cildinizde bırakarak yoğun bir nemlendirme sağlayabilirsiniz.
  • Krem ve Serum Takviyesi: Kullandığınız nemlendirici kremlerinize veya serumlarınıza birkaç damla saf aloe vera jeli ekleyerek ürünlerin etkisini artırabilirsiniz.
  • Güneş Sonrası Bakım: Güneşlenme sonrası cildinizi yatıştırmak ve nemlendirmek için bol miktarda aloe vera jeli uygulayabilirsiniz.

Önemli Not: Aloe vera jeli doğal bir ürün olsa da, bazı ciltlerde alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Bu nedenle, özellikle ilk kez kullanacak olanların öncelikle küçük bir cilt bölgesinde test etmeleri ve herhangi bir olumsuz durumda doktorlarına danışmaları tavsiye edilir.


İlginizi Çekebilecek Haberlerimiz

Aşağıya kaydırmaya devam edin...